17 Şubat 2011 Perşembe

Yüzmeyi bilmeyene yardım etmek...

15 Şubat 2011 Salı
Bankada işlem yapmak için sıramı bekliyorum. Kapıdan pardösüsü ile gömlek ve pantolonunun renkleri birbirine zerre kadar uymayan 50'lerinde bir adam girdi. Şöyle bir etrafa bakındı. Sıra numarası almak için makineye yöneldi. Biraz bakındı. Sonra da bana doğru başını çevirip: "Ben bundan anlamıyorum. Bir halletsen." dedi. "Tabi." dedim. Sıra numarasını aldım. Beklemeye başladık. Benim işlemim için form doldurmam gerekti. Bu arada sıra da epeyce ilerlemişti. Adam hâlâ önündeki vezneye bakıyordu. "Sizin sıra numaranız kaçtı?" dedim. Bir de baktık ki sırası geçmiş. Meğer adam geçen sefer işlem yaptığı vezneden işleminin yapılacağını sanıyormuş. Bir de bana diyor: "Senin yüzünden sıram geçti." Kendince azarladı beni cahilliğini örtbas etmek için.

13 Şubat 2011 Pazar

Sağlıklı Dişler ve Günlük Tutmak


   Okula ilk başladığım yıl öğretmen yaz tatili boyunca günlük tutmamızı istemişti. Ben de bunu bir ödev olarak bellemiş ve okuldan çıkar çıkmaz hemen kırtasiyeye gidip renkli, hoş kokan bir defter almıştım. Minicik bir kilidi bile vardı. Sanki o yaşta çok gizlemem gereken şeyler varmış da defteri üreten firma beni düşünerek onu dahi yaptırmış. Fikrimce insanlar bazı şeyleri gizlemeyi o minicik kilitlerden öğreniyorlar.

   Her akşam defteri elime alır ve yazmaya başlardım:
   “Bu sabah erkenden uyandım. Dişlerimi fırçaladım. Güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra gezmeye gittik. Akşam eve biraz geç döndük. Akşam yemeğini yedik. Sonra ben dişlerimi fırçaladım. Sonra da uyudum.”
Hep bu tür şeyler yazmıştım. Dikkat ettiyseniz diş fırçalama kısmına özellikle vurgu yapmışım. Neden mi? Şu sebepten ki mini mini birler olan biz çocuklara bir gün ellerinde renkli renkli resimler olan bir diş hekimi abla gelmişti. Bize diş fırçalamanın öneminden bahsetmiş ve söylediklerini pekiştirmek için de elindeki resimleri kullanmıştı. Sunumu bitince de eğer dişlerimizi fırçalar ve onlara iyi bakarsak tekrar gelebileceğini söylemişti. Ben o resimleri çok sevmiştim.  Çocuk aklı işte sırf o doktor abla gelse de o güzel resimlerle bize bir kez daha sunum yapsa diyerek her gün dişlerimi fırçalardım. Hatta bir dönem ablanın gelmeyeceğini düşünerek dişlerimi fırçalamamayı bile düşünmüştüm.

   Öğretmenimiz ikinci sınıfa geçtiğimizde günlükleri hiç sormamıştı. Bu duruma da çok fena bozulduğumu hatırlıyorum.

(bkz: çocuklara verilen sözlerin yerine getirilmemesi)

3 Şubat 2011 Perşembe

Çelişik Söylemler

Devekuşu Misali:

Sanki ipinden kopuk anlardır bir günüm.
Bazı kederle kardeşim, içe gömülen.
Bazı mütebessimdir çehrem.
Bazı fırtına olur yıkarım.
Bazı gölge olur çelerim beşerin aklını.
Kaçarım kimi zaman herkesten.
Sonra dinerim kalbim ve zihimle bir.
Utanırım bir zaman, saklar gözümü parmaklar.
Yaşarım o an devekuşu misali
Görmediklerimi yok farzederek.
Dışarıdan Gözlenen Ben mi?

Derler senin ufkun rengarenk,
Yaşamıyorsun yek ahenk
Siyah-beyaz değil ki ömrün
Sen biraz da kedine görün
Bil ki hayat senin eserin.

2 Şubat 2011 Çarşamba

"Sana göre mi?"

Ya lise ikiye ya da lise üçe gidiyorum. Yaz tatiline girmişiz. Ben de ne iş bulsam çalışıyorum. Bir gün pazarda çocuk şortu satıyorum. Yanıma da köyden yarın gelmiş olan bir çocuk vermişler. Bunun ağabeyi gelmiş tezgaha defolu mal bırakmış. Ben de bir müşterinin uyanıklık edip "Bu defoludur bir kaç lira indirim yapıver." demesiyle bir parçayı satıverdim kadına. Adam geldi. "Sen nasıl bunu ucuza satarsın!" deyip bana çıkıştı. Hem tezgah sahibinin haberi olmadan tezgaha mal bırakıyor hem de bana kızıyor. Neyse Bu gitti. Ardıdan bayan bir müşteri geldi. "Bu şortun daha büyüğü yok mu?" dedi. Yanımdaki de "Abla sana göre mi?" dedi. Ben bir utandım bir utandım ki eyvah eyvah...