31 Mayıs 2011 Salı

Siyah-beyaz bir film





Yönetmen : Ingmar Bergman
Oyuncular: Victor Seastrom , Ingrid Thulin...
1957 İsveç yapımı.


Bugün bir film izledim. Orijinal ismi “Smultronstället” ya da “The Wild Strawberries”, Türkçe ismiyse “Yaban Çilekleri” olan film 1957 yapımı. İzlerken bazı noktalarda acayip gerildim. Film siyah beyaz olunca ve bende böyle bir gerilim etkisi yapınca Yahudi asıllı yazar Franz Kafka
aklıma geldi. Bir arkadaşım “Dava” adlı eserini okumuştu. Kitapta bir adamın anlaşılmayan bir sebepten ötürü infazı anlatılıyormuş. Bir de lisedeki edebiyat hocam ondan bahsederdi sık sık. Bir sabah uyandığında kendini bir böcek olarak hayal edip ne kadar ürktüğünü anlatan bir kitabı mı ne varmış. Ah, bu yarım yamalak bilgilerimi bir tamamlasam! Neyse filme geri dönelim biz. Filmde yaşlı bir profesörün yani Isak Borg'ın katılması gereken bir tören münasebetiyle çıktığı bir araba seyahatinde başından geçenlerle beraber geçmişine yolculuk yapılıyor. İsak altmışlarında çocuklarından, yaşlı annesinden uzakta kırk yıllık hizmetçisiyle yaşayan bir kimsedir ki filmde onu canlandıran isim İsveçli oyuncu Victor Seastrom'dur. Araba yolculuğu sırasında biri kız olmak üzere İtalya'ya gitmek isteyen 3 genç de onlarla seyahat ediyor. Yolda aniden önlerine bir araba çıkıyor. Kazanın eşiğinden dönülüyor. İsak'lara bir şey olmazken diğer araba devriliyor. Arabası devrilen ve yaşlı doktorun arabasıyla yolculuklarına devam etmek zorunda kalan çift birden dalmış gibi oluyor filmin akışına. Tabi bu küçük bir ayrıntı olabilir. Yine bir ayrıntı belki ama içimde kalacağına burada diyeyim ne diyeceksem. Adam karısının isterik olduğunu söylüyor. Yanlış mı duydum diyerek aynı yeri birkaç kere daha dinledim. Ama yok her seferinde aynı şekilde algılıyordum. Neyse İsak'ın gelini giriyor söze ve “Siz Katolik olduğunuzu söylemiştiniz.” diyor. Ne dir bu isterik?
http://tdkterim.gov.tr/bts/:“histerik Fr. Hystérique
sf. Histeriye tutulmuş olan, isterik.”
diyor.
İçim karardı ya! Bir de film öyle birden bitmese...

17 Mayıs 2011 Salı

Düşler diyarından hatırlananlar

Bu sabah uyandığımda aklıma gelen ilk düşünce rüyamda motorsiklet sürmemdi. Upuzun bir yolda motorsiklet sürüyordum. Sonra bizim evin oradaki camide buldum kendimi. Caminin bahçesinde lisedeki müdürümüz ve müdür yardımcısı oturmuş bana bakıyorlardı. Nedense şapşallığım tuttu. Motorsikleti bir türlü süremedim.
Bilinçaltımızın eserindir ya rüyaların çoğu, ben de bu rüya üzerinde düşünmeye başladım; biraz derince. Sonra şunlar çıktı karşıma. Geçenlerde bir arkadaşım beni motorsikletiyle gezdirmişti. Motorsiklet unsuru oradan olsa gerektir. dün ilkokul hocamla görüşmüştüm. Konuşurken çekindiğimi, el ayak hareketlerimde bir acayiplik olduğunu gördüm. Lisedeki hocalarımın yanında da motorsikleti sürememiş olmam da bundan kaynaklanan bir şeydir herhalde.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Yeşilin Kızı Anne buldum seni!

Anne of Green Gables, akage no anne
Çocukluğumun unutamadığım çizgi filmlerinden idi "Yeşilin Kızı Anne". Yanılmıyorsam Kanal D'de oynamıştı. Bir daha da hiçbir yerde yayınlandığını görmedim. Aklıma geldiği günden beri internette aratırım. Ama makul bir videosunu bulamamıştım. Bugün başka bir animeyi aratıryordum. Ama onun da 4. bölüme kadar alt azılı şekilde sunulduğunu fark ettim. Turkanime.tv çıktı karşıma. Yeni bir anime izleyeyim bari dedim ve karşıma Yeşilin Kızı Anne çıktı. Mutluyum. (:  

Az önce ilk bölümü bitirdim. Fırsat buldukça izleyeceğim bundan sonra. Siz de izlemek isterseniz eğer işte ilk bölüm burada.  => Akage no Anne 1. bölüm