10 Haziran 2011 Cuma

İki resim arasında bir kitap

   Az evvel üniversite kütüphanesinin sekreter odasında bir kitap okuyordum. Ender Gürol'un "Öyküler" kitabıydı okuduğum. Halet-i ruhiyeyi yansıtmaya yönelik betimlemelerden ibaret kısa hikâyelerdi. Pek sarmadı açıkçası. Belki daha müsait bir vakitte okumuş olsam iş görürdü. Belki üzerine kısa kısa notlar alırdım kısacık hikâyelerin.
   Önümde bir fotoğraf duruyordu, duvarda asılı. Ön planda başları körpeliği -belki tevazuyu- temsilen eğik pembe pembe dağ çiçekleri. Pembeliklerine akseden ışık; dallar, yapraklar arasından. O da ne? Sağı solu gölgeyle bir renge bulanmış, kurumuş bir kozalak: Çiçeklere köhnemenin habercisi.
   Şöyle bir çevirdim başımı soluma. Duvarda yağlı boya bir resim. Bir Atina güzeli göz alıcılığıyla meydanda; antik dönemin libasıyla başında bir taç. Yerde sahipsiz mızrak ve kalkan yığını. Ardı sıra viraneye dönmüş bir şehir. Ama sütunlar dimdik ayakta yanlardan çatlaklarla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder